31 Aralık 2014

güle güle 2014

2014 ün son demlerinden selamlar blogcum...
Acısıyla tatlısıyla bir yılı daha devirdik.. Bu yıl benim için farklı bir yıl olmadı.. ama Türkiye için çalkantılı bir yıl oldu..
Bu yılda....
Madde madde sayabileceğim birşey yok...
2015ten istediğim...
En önemlisi sağlık gerisi gelir zaten.. huzur. mutluluk..
En çok ta annelerin ağlamadığı çocukların ölmediği savaşın olmadığı iktidarın muhalefetle didişmesinin ( siyasetten anlamam ama bu konu başka..) olmadığı bir yıl olmasını dilerim..

Vestel, Londra’da 9 yaşındaki Daisy Ames’e derman oldu.

Bugün sizlerle İngiltere’de yaşayan 9 yaşındaki Daisy Ames’in hem umutlandıran hem de gurur veren iyileşme hikayesini paylaşmak istiyorum. 


Vestel’in hem Türkiye’de satışa sunduğu hem de dünyaya ihraç ettiği Pyrojet teknolojili çamaşır makinesi Londra’da ağrılı egzama hastası 9 yaşındaki Daisy Ames’e derman olmuş.  


7 alerjen ve 4 bakteriye karşı etkili dünyadaki tek makine olan Pyrojet’in anti-alerjen programı kıyafetlerde etkili hijyen sağlayıp, egzama döngüsünü  kırmayı başararak, küçük kızı iyileştirmiş. 


Dört çocuk annesi Laura Ames,  Allergy UK tarafından kendilerine bağışlanan çamaşır makinesinin hayatlarını değiştirdiğini, küçük kızı Daisy Ames’in doğuştan beri ciddi boyutta egzama hastası olduğunu, pek çok cilt tedavi yöntemi denediklerini ama Daisy’nin kabarmış ve iltihaplı yaralarını bir türlü yatıştıramadıklarını söylemiş.  


21 milyon alerjik hastaya yardım için kurulan Allergy UK’in aileye bağışladığı  Pyrojet teknolojisine sahip Vestel Çamaşır Makinesi ile ise küçük kızın yaraları birkaç ay içinde iyileşmiş. Artık Daisy’nin bütün kıyafetleri, nevresimleri yeni makine ile yıkanıyormuş.  


Konu ile ilgili Vestel Ticaret A.Ş. Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdürü Ergün Güler’de bu sevinçli haber üzerine, öncelikle bir baba olarak küçük bir kız çocuğunun acı veren hastalığının iyileşmesine katkı da bulundukları için çok mutlu olduğunu aynı zamanda da Vestel ailesi olarak bu önemli başarıya imza attıkları için çok büyük gurur duyduğunu söylemiş. 


Bu güzel haberden sonra sizler için bu rekortmen çamaşır makinesinin özelliklerini araştırdım. 


Anti-alerjen programı sayesinde hem çocuklu aileler hem de bu tarz rahatsızlığı olan kişiler için tam bir ilaçken aynı zamanda  enerji tasarrufu sayesinde de aile bütçesine de katkısı büyükmüş.  


Yeri gelmişken Vestel Rekortmen Çamaşır Makinesi’nin diğer özelliklerinden de bahsetmek gerekirse:


Vestel’in Pyrojet teknolojili rekortmen çamaşır makinesi, A+++ enerji sınıfındaki 8 kg kapasiteli ürünlerden yüzde 70 daha az enerji tüketiyor. Enerji verimliliği ile Alman Elektrik, Elektronik ve Bilişim Teknolojileri Kurumu VDE’den onay alan Vestel Pyrojet teknolojili çamaşır makinesi, su ve elektrik tüketiminde sağladığı rekor tasarrufla öne çıkıyor. Pyrojet teknolojisi, çamaşır makinesinin yıkama esnasında aldığı suyu kısa sürede arzu edilen sıcaklığa ulaştırıp duşlama yöntemi ile doğrudan çamaşırlarla buluşturarak su ve elektrik tüketiminde gözle görülür düşüş sağlıyor. 


Ayrıca, 12 dakikada yıkama yapabilen Süper Hızlı Yıkama Programı’na sahip Pyrojet teknolojili Vestel çamaşır makinesi, kirlilik seviye seçimi ve 22 farklı lekeye uygun yıkama opsiyonu da sunuyor. 


 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

24 Aralık 2014

Eloş hanımdan inciler...

Günaydın.. Mutlu günler...
Uzun zamandır Eloş hanımdan bahsetmiyordum.. Haksızlık etmişim gibi oldu kuzuma. Kuzum büyüyor 29 ay 11 günlük.. Şaka maka 2.5 yaşına birkaç gün kaldı ne çabuk geçiyor zaman..
Eloş hanımın dilli düdük çenesini yazacağım bu kez. burda bulunsun unutmadan :)

  • Gece uyumak için önce babaanne-dede yatağına gider. Biraz tepinir olduğu yerden bağırır '' Nezihaaaa süt getirirmisinn'' babaannesi oluyo o :)
  • Süt ılıksa içmeyip '' bu süt soğuk içmem, fazla ılıksa sıcak içmem''
  • Süt istediği zaman talimatı veriyor. '' Bisküüü koy, bal koy, süt koy karıştır''
  • Oyuncak bebeklerine öğretmenlik yapıyor. Bebekleri yanına oturtup resimli kitap açıp'' bak bu köpek biliyor musun?'' diye soruyor :)
  • Dedesi aşağı kata ya da yukarı kata gittiğinde '' Metinnnn oğlum gell beni de all'' nerden duyuyor böyle şeyleri hiç bilmiyorum
  • Soğan kovasına oturup çıkamamış poposu içeri girmiş :) '' annee beni kurtarr'' diye bağırmış :)
  • İşkence yapmayı çok seviyor. İlle birimize vuracak. Dün akşam bir elinde benim saçım diğer elinde amcasının saçı babaanne dede o eli açmak için çok uğraştı 2 dk bağırarak durdum :)
  • Öğle uykusu uyumuyor son zamanlarda. akşam oyun oynarken sızıyor. Uyuyalım dediğimizde ''hayıy uyumucam'' diyip el sallıyor
Aklıma gelenler şimdilik bunlar. Dubleks evde olduğumuz için Eloş için biraz tehlikeli olmaya başladı. Korkuluk kapısını açıp aşağı kata inmiş geçen gün. Babaannesi o sıra mutfaktaymış. Mutfak salon birleşik zaten Eloşa sırtı dönükmüş görmemiş. İlk önce yukarı katı aramış dolaplara girip saklanıyor önce dolaba bakmış yokmuş. Birden kapının açık olduğunu görmüş aşağı inmiş bakmış Eloş salonda perdenin boncuklarıyla oynuyormuş.. Off çok korkmuş..
''dolaba saklanayım kimse beni bulamasın korksunlar''
Sonra babaannesini korkutunca ''Özür dilerim babane birdaha yapmayacağım'' demiş..
Eloşla artık herşey eğlenceli olmaya başladı.. Sohbet edip alışveriş yapıyoruz dermişim ama değil :) kavga ediyoruz bol bol. Bir nevi tepiniyoruz. Eve gittiğimde hep tepemde oturuyor oturacak yer yokmuş gibi..

Bizde son durumlar böyle.. 

Mutlu günler :)

23 Aralık 2014

Fated To Love You

Bugünün ikinci postu :) Fırsatını bulunca kaçırmak istemedim :)
Geçen hafta işim yoktu boş boş oturmaktan sıkıldım.. Dizi açayım dedim olmuyo bloglarda geziyorum.. Ne zamandır izlemek istediğim Choi Jin Hyuk'un olduğu bu diziyi izlemek istiyordum nihayet izleyebildim..
Diziye tek kelimeyle BAYILDIM...
Cumartesi günü sabaha karşı 5'e kadar izleyip uyudum bu kore dizileri çok feci bağımlılık yapıyor arkadaş...
resim google'dan alıntı 
Dizinin ilk 7 bölümüne kadar komediydi sonraki dramatikti. Hem güldürüp hem ağlattı yani.. Ben anlatmayı pek beceremedim.. Siz en iyisi Nabrut'a koşuverin :) o çok güzel anlatıyor çünkü :)

Sırada izlemek istediğim I Hear You Voice var.. bakalım ne zaman izleyeceğim.. Zira çok ara vermek istiyorum uyku düzenim bozulunca haftasonu sarhoş gibi oluyorum ayol :)

Nabrut... Bu kadar güzel anlatma merak uyandırıyorsun insana :)

Okudum: Ayşe KULİN / HANDAN

Salıyıda sallarken merhaba dostlarım :)
Bugünün işini bitirdim Facebookta annemle konuşurken geçen hafta bitirdiğim kitabı yazmadığımı hatırladım. Annem yavaş yavaş yazarken yazayım da çıksın aradan dedim :)

Kitabı ben pek beğendiğimi söyleyemem..
Halide Edip ADIVAR'ın Handan romanıyla bütünleştirilmiş ve Gezi Parkı olayları sırasını da anlatmış. Kitap elimde sürünmesin diye okudum bitti bende rahatladım :)

Halide Edip'in zamanı ve şimdiki Ayşe Kulin zamanı kıyaslanmış kitapta. İki Handan da aynı olayları yaşıyor gibiler aşk konusunda. Beni baydı vallahi.

Ben sevmedim ama belki siz sevebilirsiniz. Şimdi de Elif Şafak'ın Ustam ve Ben kitabı bekliyor okunmak için.. Umarım o güzeldir.

Mutlu haftalar dilerim...

18 Aralık 2014

başıma gelmez derdim...

Günaydın....
Nasılsınız? Herşey yolunda mı dostlar??
Başlıktan anlaşıldığı gibi pek iyi değilim.. hem rüyamda kabus gördüm sabah uyanamadım işe de geç kalma çabası..
Dün  iş çıkışı eve giderken yağmur yağıyordu şemşiyem de var yolda 3 tane 15 yaşlarında ya var ya yok serseri çocuklar arkamdan şemşiyenin tepesine vurup kafama şemşiyenin telleri battı şok oldum ve o şokla bişey yapamadım sonra çocuklara bi çarpasım geldi çocuklar çoktan uzaklaşmıştı dalga geçercesine gülüyorlardı..
Şimdi diyeceksiniz bu korkulacak bişeye benzemiyor.. Doğru o kadar korkulacak değil ama sebebim var..
Ekim ayıydı tahminen 18 Ekimdi sanırım. Çocukların bana sataştığı yerin karşı tarafında biraz aşağıda kayınbiraderim bacağından bıçaklandı ve kafasına darbe aldı o gün bu gündür ben çok korkuyorum.. Korkunca rüyalarıma giriyor kabus görüyorum. Belki de çocuklar kendilerine eğlence arıyorlardı ben hedefleri olmuştum bilemiyorum..
Neyse.. çocuklar eğlendiğiyle ben korktuğumla kaldım...
Umarım birdaha olmas.. yoksa tası tarağı toplayıp Kayseri'ye köye gidesim geliyo...
Çok tehlikeliymişsin be İstanbul...

16 Aralık 2014

Amigurumi Tavşi

Günaydın.. Pazartesi sendromu yaşıyorum ama bugün salı :) dün çok hastaydım gelmedim işe o yüzden bugün pazartesi gibi geliyor :)

Neyse... Efenim ben Eloş'a tavşan ördüm amma kuyruğunu unuttum. Cumartesi gece 12 gibi dikimini bitirmiştim biter bitmez kaptı ona sarılarak uyudu iyi ki örmüşüm bee dedirtti :)


Pazar günü parka gittik tavşanım da gelsinn.. ee tamam gelsin :)
beraber sallanıp eve döneriz işte :)

sizin yorumunuzu alayım nasıl olmuş mu? ben çok sevdim. kızım ördüklerimle oynuyor ya iştaha geliyorum şimdi de kahverengi gözlü saçlı bebek istiyor :) tamam annecim örerim dedim bakalım :)

musmutlu günler...


08 Aralık 2014

Okudum: Canan Tan-Pembe ve Yusuf

Canan TAN'ın ilk okuduğum romanı '' Eroinle Dans''tı yanlış hatırlamıyorsam. Mardindeydim o zamanlar. Kitaba çokkk bayıldım ve Canan TAN'ın tüm kitaplarını okudum. Geçenlerde yeni kitabının çıktığını gördüm ve karşıma çıkınca aldım. Birkaç gün bekledi kitaplıkta. Cuma akşamı canım örgü örmek istemiyordu aklıma kitap geldi. Ertesi gün 20lik diş operasyonum vardı korkumu alsın diye okumaya başladım. Bitene kadar uyumadım.

Kitaba tek kelimeyle Ba-yıl-dım....

Güneydoğu'nun Erkek çocuk takıntısı kız çocuklarını zengin yaşlı babası yaşında adamlarla evlendirilmesini hala anlamış değilim-Neyse ki eskide kaldı._

Arka kapak..(alıntı)
Ne benim sözüm geçer bu iklimde Ne de senin Böyle gelmiş böyle gider Son söz TÖRE'nin! 

Birbirlerine delicesine düşkün iki kardeşin,
Pembe ile Yusuf'un sızılı ve çarpıcı öyküsü.
Ezenler ve ezilenlerin amansız savaşımı.
Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın değişmez kaderi...

Törenin kara gölgesi renklerin üzerine çökerken, içlerinde en gariban gördüğü "pembe"ye vermişti önceliği. Soluğu kesildi "pembe"nin, beti benzi attı. Güzelim rengini yitiriverdi. Varlığını sürdürmekle yok olmak arasındaki ince çizgide asılı kaldı. Tıpkı yaşamın içindeki gerçek PEMBE'ler gibi...

Keder.. Ailenin 3 cü kızıdır. Dedesi ölürken o doğmuştur. Babası erkek bekliyordur ama kız doğmuştur o yüzden adı ''Keder'' olur.
Keder henüz 14 yaşındayken büyük ablası Gülistan'ı isteyecektir köylüden biri. Ama babası Keder'i verir kurtulmak istercesine. Keder evlenir koca şiddeti görür 2 tane oğlu olur önce. Sonra İstanbul'a yerleşirler. İstanbulda kocası yine bebek ister bu sefer kız olur ve adı Pembe. Yusufta Pembenin küçük kardeşi ikisi birbirine çok düşkünlerdir. Pembe 17 yaşına geldiğinde babası onu 5 çocuklu dul adamla evlendirmek ister zengin diye. Pembe'de kaçar sevdiği kişiye. Ama kaçtı diye nikahı kıyılmaz. Oğlu olur ve evden kovulur baba evine gelir. Babası ve ' abisi tarafından öldürülmek istenir ama Babası yaşlıdır abiler evli barklı çocukludur işi Yusuf'a kakarlar. Yusuf ablasına kıyamaz Pembe'de Yusuf'una.. ve Pembe kendini asar.... böyle gidiyo kitap

Kitabı ben çok beğendim tavsiye ederim :)


19 Kasım 2014

amigurumi dekoratif kokeshi takı kutusu

Merhabalar...
Uzun zamandır yazamıyorum. İşler çok yoğun üstüne anne ve babam gelince 4 gün yıllık izin aldım. Anne ve babam gitti :( Şu an öğle molası bloga yazayım dedim..
Efenim biz çatlak kızlar grubu Ayşe ve Nihan'la whatsapptan doğaçlayarak Kokeshi Takı kutusu ördük. Yalnız benimki üşengeçliğimden dolatı '' Türkish Kokeski'' oldu :)

toplu resimler :) başta sona Ayşe, Ben, Nihan :)


bu da açık hali. ben çok beğendim ve sevdim amma Ela kaptı. Kızı olanlar anlar beni :) henüz 28 aylık olmasına rağmen resmi görür görmez '' Annecim teşekkür ederim çok güzel olmuş'' dedi :D lastik tokalarını koymak için kullanıyoruz şimdi çok kullanışlı oldu tavsiye ederim :)
ben öremem ama alabilirim derseniz bana buyurmayın ben öremem :) Ayşe ve ya Nihan'a bi tık yapınız efenim :)
Çarşambayı da devirdik.. Mutlu günler...

24 Ekim 2014

kokeshi (kaneviçe-çarpı işi her neyse)

Hayırlı cumalar dostlar...
Bu haftayı da bitirdik. Yarın Direksiyon sınavı var ya koştur koştur evrak yetiştirme telaşesi var bizim odada. Sıkıldım şu sınavlardan ya hele sertifikaları incelemekten uykum geliyo neyse ki 1 ay boyunca yokmuş.
Neyse konuyu sapıtmayayım :)

Bizim Nam-ı diğer Çatlak kızlar grubumuz var whatsapp'tan :) onun biri Nihan... Bugün Nihan'ın doğum günü.. Süpriz hazırlamak istedim neyi sevdiğini az çok biliyorum ya Japonlara, Animelere düşkün olduğu için kokeshi yapayım dedim. Ayşe ile aradık taradık aşağıdaki Kokeshi'ye karar verdik. Bende onu işledim.
Nihan çok sevmiş hatta bayılmış ya benden mutlusu yokkk :)

Musmutlu haftasonlarııı :)

23 Ekim 2014

Dart Ödülü Almışım Heyyoooo :)

Dart Ödülü nedir necidir hiç bilmiyorum ama çok mutlu oldum..
Sevgili Burcu Aydın ve 2 Çocuklu Hayat teşekkür ediyorum ödül için. 

Ama bu ödülü almanın bazı kuralları var.
1-Ödülün fotoğrafını yayınlamak
2-Size ödül veren blogun bağlantısını eklemek
3-15 bloga ödülü dağıtmak


eeee o zaman hadi ödülleri dağıtalım :)
Ben de bu ödülü 15 arkadaşıma veriyorum..

21 Ekim 2014

Tavşan hanımmm

Merhaba blogcumm...
Bugün geçen hafta yazdığım ruh halime nazaran daha iyiyim demek isterdim ama cumartesi günü Kayınbiraderimin bıçaklanıp darp edilmesi sorucu ruh halim korkulu... Ev haklının ise endişesi bana yöneldi. Duymuyor napacağız falan. Dikkat et çantanı almaya kalkarlarsa bırak alsınlar sana bişey olmasın da dediler.. Ben de işe gelirken bildiğim tüm duaları okudum daha okusaydım hafız olurdum kesin..
Neyse yine negatif enerji yaymayacağım..
O Bir Anne'nin düzenlediği etkinlikte eşleştiğim Burcu Aydın için tavşan ördüm.. Ben çok sevdim ama çok şeker oldu. Umarım kendi de beğenir ve sever. Hediyem bununla sınırlı değil tabiki.
 
Ne dersiniz? olmuş mu? beğenir mi arkadaşımız? fikirleri alayım :)

Sevgiler...

17 Ekim 2014

işitme engelli olmanın zorlukları üzerine...

Selam dostlarım..
Blogumla ilgilenmiyorum farkındayım kötü bloggerim ben :) ama napayım yazacak bişey bulamıyorum beynim error vermiş durumda. Artık hayattan bezmiş durumdayım hiçbirşey yapasım gelmiyor.

Eloş 27 aylık oldu. Aşırı derecede Babaya düşkün. Ben olmasam beni aramaz o derecede.(kıskandığımı çok belli ediyorum) :)
Yokluğumu kimse farketmemiştir zaten...
İçimdeki fırtınayı dindirmek  istedim içimi dökmek istedim yine.

Eloş'u duyamamak sanki bana verilmiş en büyük ceza gibi. Eloş beni çağırıyor duymuyorum bakmıyorum mesela o da gelip elimi tutarak istediğini göstermeye çalışıyor. Baba, Babaanne, Dede ve Amca ile olan sohbetlerini çok kıskanıyorum. Ben öyle sohbet edemiyorum çünkü. Bişey dediği zaman '' ne diyor?'' diye soruyorum yanımda kim varsa.

Uyku vaktinde Babaannesi ile sohbet edrek uyuyor. Karanlıkta. Babaanne çok yorgun ve uykusuzsa iş babaya devrediliyor. Ben de yapmak istiyorum ama karanlıkta hiç kimseyi anlama kabiliyetim yok. O yüzden babaanne ile uyuyor. Kendimi kötü anne hissediyorum. Annelik yapamayan anne. Çevremde olan insanları kıskanıyorum hem de çok. Duyamamak sanki uzaydan gelmişsin gibi sana bakılmalar, Zaten anlamaz duymaz düşüncesiyle hakkında konuşulmalar ( arada anlıyorum hakkımda konuşulanları ama çaktırmıyorum) yalnızlık hissi gece ağlamalar... bunlar uzar gider.

Duymuyorsun arkadaş çevren yok.. Kayınvalidem komşu oturmasına gider mesela. Ben gitmem. Koca koca annem yaşında kadınlar kendi aralarında dedikodu yapıyorlar ben bi köşeye süs misali oturuyorum. Eve gelince ağlayasım geliyor. Neden böyleyim ben? Hayata küsmüş durumdayım. Eloş olsa da herşey üstüme üstüme geliyor sanki. Dışardan bakıldığında dertsiz tasasız vurdumdıymaz biri gibi görünebilirim. Ama aslında öyle değilim.. Herşeyi kafaya takıyorum. Nedenler devamlı uzayıp gidiyor iç dünyamla çelişki halindeyim. Küçüklüğüm geliyor aklıma.. Küçükken de kendi iç dünyamla savaş halindeydim. Çevremde herkes sağlam neden ben duymuyorum? neden...

içimdeki kaosu susturabilmek için Amigurumi oyuncak örüp çarpı işi (kanaviçe) işliyorum arada. Yoksa o kaos beni uçurumun kenarına doğru götürüyor. Annesin ne güzel Eloş'un var demeyin.. Eloş bensiz de yapar. Benim yokluğumu aramıyor bile. 27 aylık olmasına rağmen sen git baba gelsin diyor. Hep kovuyor beni.. Hiç kimsenin olmadığı bir yere gitmek istiyorum artık. Yanımda kimse olmasın mümkünse..

Ama sonra... Yürüyorsun, Konuşuyorsun, Görüyorsun demeyin... Onlar da zordur eminim. Her engelin bir zorluğu vardır. Ama bir annenin çocuğunu duyamaması kadar acı verici birşey yoktur eminim.. Çocuğumun güzel olduğunu görüyorum ama sesi??? sesi güzel mi acaba? çok mu tatlı konuşuyor?? Bir kişi demişti bana '' aynı civciv gibi çok tatlı konuşuyor senin kızın'' gerçekten mi? diyebildim sadece.. Başka bişey demedim.. Evet öyledir de diyemedim.. Bilmiyordum çünkü nasıl konuşuyor kelimeler ağzından nasıl dökülüyor??? kısaca '' anne'' demesini anlayabiliyorum '' annecim '' dediğini de.. ''babacım yüffen'' dediğini de.. daha fazlasını anlayamıyorum.. Süt istiyor su veriyorum su istiyor süt veriyorum.. Evde kızımla baş başa kalsam ne olacak acaba?? onu düşünmek istemiyorum işte...

Çok uzattım biliyorum burda keseceğim. İç dünyamla savaşmaya da devam edeceğim. Üviversite yıllarımdaki gibi kötüleşip canıma kıyma olayını tekrar yaşamak istemiyorum.. Artık ben de ''NORMAL'' olmak istiyorum.. İş yerime gelenleri '' ben duymuyorum şuraya sorun'' demekten nefret ediyorum.. Kendimden nefret ediyorum...

Çevrenizde eğer varsa lüften uzaydan gelmiş gibi bakmayın bizlere.. Çok gücümüze gidiyor.. Biraz ''EMPATİ'' yapalım lütfen....
Mutlu haftasonları şimdiden...

24 Eylül 2014

Davetsiz Misafir


Selam blogcummmm
İlk defa bir sipariş aldım onun da tarifini bulamadım üç kafadar bir araya gelip whatsapptan yazışarak doğaçladık bu davetsiz misafir kapluşu :)
Ben çok sevdim hatta gönderesim bile yok.  
Neden bunu istediğini sorduğumda dedi ki Zeliş '' Hüseyin(Sevgilisi) bana hep tosba diyor. bir kaplumbağa resmi gönderdi aklıma sen geldin'' dedi. Ben de yaptım.
Zamane gençleri ne biçim lakap takıyor manitalara ayoll :)

Uzun lafın kısası ilk siparişim ve ilk doğaçlamam nasıl olmuşş
becermiş miyim? geçer not almış mıyım :)



sevgilerrr...

18 Eylül 2014

Harun Ali'nin Pengueni

Yağmurlu bir İstanbul sabahından günaydınlar blogcum..
Bendeniz Sertifika ve atama, istifa, toplu onaylarla boğuşuyorum. Şu an DYS arıza verdi bloğa ne zamandır koymadığım Paytak Pengueni koyayım dedim :)
Biteli baya oluyor anca koydum. Harun Ali annesinin karnındayken annesine sözüm vardı amigurumi oyuncak için. Harun Ali şimdi 3.5 aylık oldu oyuncak hala bende. Napayım teeee Beylikdüzüne gitmeselermiş :) Şaka bir yana gitmeye fırsat olmadı.
Ben çok sevdim bu paytağı. Ela da çok sevmiş olacak ki sırtıma vura vura ''Anne bana daaa bana daaa'' dedi gün boyu. Şart oldu Ela'ya da örülecek :)


Musmutlu günler...
İşi olmayan gelsin bana yardım etsin :) :)

08 Eylül 2014

yeni hobim: KANAVİÇE

Günaydın dostlarım...
Bugün Pazartesi ve İstanbul'a yağmur yağıyor. Eşim getirdi iş yerime. Erken gelmişim hala kimse gelmedi. İş yapacağıma bir post yazayım dedim...
Efenim.. Benim 5 yıldır tanıdığım Üniversitede ev arkadaşım olan tek samimi dostum Merve Mayısta evlenecek.. Ben de ona çeyiz hazırlıyorum el emeğim olsun dedim hediye amaçlı. Ne yapsam ne etsem derken aklıma çarpı işi kanaviçe geldi. Etamin kumaşım yoktu benim. Köye gittiğimde yengem verdi. Ama o da yeşil :( neyse olsun bakalım..
İlk denemem bu. Siyah çerçeve almayı düşünüyorum ya da yaptırmayı. Kendisi çok beğendi ya dünyalar benim oldu :) 
Sizin yorumunuzu alayım nasıl olmuş ilk denemem?

Sendromsuz pazartesi dilerimmm...
Ben işimin başına döbnerim.. Çok yoğun yaa.. Özel okuldaki öğretmenler devamlı istifa edip atanıyor. Özel Kurslar da çabası. heee unutmadan Şube Müdürümüz değişti bu beni övmüş.. Eski Şube Müdürü gibi küçümsememiş. Benden mutlusu yokk :)
herkese öpücükler.

27 Ağustos 2014

fikir lütfennn :(

Biliyorsunuz saçlarımı daha önce kestirmiştim. Önü uzun arkası kısa modelden. Ama ben uzun önlerle anlaşamıyorum.
bu model nasıl? yakışır mı bana?
saçlarım dalgalı. Hiç bir şey yapmamış hali aşağıdaki gibi.
Napsam ben? kessem mi kesmesem mi? keçilerim geldi çünkü :)

25 Ağustos 2014

ben geldimmmm :)

Selam blogcum nasılsın.. :) Bende iyiyim. 1 ay sonra işe dönmenin verdiği uyuşukluk var üzerimde. Sertifikalarla aşk yaşamaktayım şu an. ben ona o bana bakıyooo <3 :D

Neyse... Tatil dediğin su gibi geçer zaten normal günler pek geçmez.
uzun lafın kısası benim maceralarımı okumak istermisiniz ? :)
25 Temmuz cuma günü iftardan sonra yola çıktık İstanbul'dan saat 22 sularıydı. Allah'ım köprüye geldik saat 23 gibiydi. köprü sıkış sıkış ben de yorulmuştum gü içinde. Ela dauyumuştu bende uyuyum dedim gözümü açtım sabah olmuş camdan baktım denizi görebiliyorum. Kayınvalideme sordum '' Anne nerdeyiz? '' İzmit'te dedi. saate baktım sabahın 7si. yahu bu saatte Kırşehirden geçiyor olmamız lazımdı dedim. Anacım hiç görmedim böyle trafik. Kayseri'ye 26 Tammuz Cumartesi iftara 15 dk kala gelebildik. taaaa Ankara'ya kadar kaplumbağa hızında geldik :)

Bayram 1 gün.
Düşünüyorum da ben bayramın 1 günü ne yaptım? sabah temizlik yapıp duşa girdim amcamın kızı vardı evde annemler cenaze yemeğine gitmişlerdi.. Misafir gelmiş babamın kuzeni. Amcamın kızını ben sanmışlar. Oysa ki pek benzemeyiz kendisiyle.
Ela süt banyosu yaptı.. Annem sabah inekleri sağıp sütü pişirip yere koymuş. ılısın diye. Yoğurt yapacakmış güya. Ela'da mutfak balkonundan inekleere bakıp içeri girerken hopppp süte düştü. Allahtan süt ılımış yakmadı çocuğumu :)
Yengemden (aynı zamanda kuzenim oluyor. Amcamın çocuklar kuzenimin çocukları oluyo. kafanız karıştı dimi :) Kuzenim amcamla evli :) ) bolll bolll laf yedim. etek kısa altın görünüyo yaka açık şu kısa böğğğ geldi yahu :) oysa ki abarttığı kadar değildi.
Geri kalanda ben gezdim halamlar, dayımlar falan..

Bayram 2 gün..
Yahu bula bula bayramı bulmuşlar bizim köylüler. Hangisinin düğününe-Nişanına gideceğimi bilemedim beynim sulandı. Önce babamın kyzen çocuğununkine gittim 20dk kadar durdum benim sağdıcım olan arkadaşımın nişanına gittim. İyi ki de gitmişim. Dersane arkadaşlarımı gördüm çünkü.
Akşam olunca valiz hazırladım.

Bayram 3 gün...
Ordu'ya yolculuk yaptık. Kayınpederim kestirme yoldan gidelim yakın olsun diye Niksar'dan sonra bolll virajlı toprak yoldan gitmeye başladı. O esnada Ela yemek yemişti. Birden huysuzlanmaya kedi gibi bana sokulmaya başladı. Sonra benim üstüme başıma kustu. Kızımm naptın dedim. Ne dese beğenirsiniz. 2 yaşına yeni girmiş cüce '' Anne sen kendine bak'' dedi :) bavulumdan kıyafet alıp bahçe içinde üzerimi değiştim :D

Sonrası..
Eşimin amcaoğlunun oğlunun sünnet düğünü vardı. Anne ve babasını ilk kez yan yana gören sünnet çocuğunun mutluluğu göz yaşartan cinstendi.. Annesi hamileyken baba evine kaçmış. Sebebi ise kayınvalide gaddarlığı. Gerçi bir gelin baba evine kaçtıktan 2 hafta sonra diğer gelin kaçarak gelmiş Allahım aklım almıyor..

sonrasında da fındık topladık. Ben evde Ela'ya baktım. Fındık bitti gezdik. Üniversite arkadaşımla buluştum falan filan işte. Güzeldi.
Tekrar Kayseri'ye döndüm. 1 Hafta da Kayseri'de köydeydim.
Uzun lafın kısası.. Cici bici şeker şerbet bir yaz tatili daha bitti...

haaa biz evde değilken Kayınço ve bizde kalan polis amca oğlum zehirlenmişler. Aman evde bekar erkek bırakacaksanız azcık mamalar bırakın ısıtıp ısıtıp yesinler :)

sevgiler..


24 Temmuz 2014

shemellon kedili baharat takımı çekişi

Çekilişlerden ümidimi kestim ben. Ama bunları görünce katılmamak olmazdı. Baksanıza ya çok tatlılar..

katılmak için tıkkk

17 Temmuz 2014

17 Temmuz

Bugün 17 temmuz bizim eşimle hem tanışma hem de evlilik yıldönümümüz :) 2010 ta tanıştık 2011 de evlendik. Ela kordona dolanmasaydı uslu dursaydı 17 temmuzda doğardı ya :)

Acısıyla tatlısıyla 3 yılıda devirdik daha nice yıllara başka ne diyeyim :)
Bu sıcakta kıştan kalma foto. Kışı özledimmi ne :)



16 Temmuz 2014

Prensesime...

Prensesim canparçam sen artık 2 yaşında oldun. Zaman ne çabuk geçiyor daha dün doğmuştun sanki. 
Şu 2 yaş sendromu mu her neyse bize de uğradı herşeye sebepsiz ağlamalar, kendini sıkmalar başladı sende. Böyle yapma bizi üzüyorsun ama. 

Doğum gününde öyle afilli bişey yapmadım sade pasta kestik ya ilerde bana sitem etme bebeğim ne yapalım ramazan ayına denk gelince anca bu kadar oluyor :)

Babana ''Baba'' değil de '' Anne'' diyorsun ya Baban o zaman bana kızıyor. Biraz da Baba demeyi öğret diye. Napayım ben alışmışsın anne demeye. Baban ben kimin deyince hemen düzeltiyorsun ''Babaaaaaa'' diye :)
Tam bir sevgi yumağısın. Duygusalsın. Sen soru sorduğunda anlamayıp cevap vermeyince küsüp gidiyorsun birdaha bakmıyorsun ya da gidip beni ya da babanı babaannene şikayet ediyorsun. Babaannen bizi azarlayınca keyfin yerine geliyor seni bücürrrr

Yemek yeme konusu tam bir işkence. Aramızda şöyle bir diyaloğ geçti geçen gün
- Bitanem acıktın mı?
- Acıktım
- Çorba yiyelim mi?
- Yemicem
- Fırına patates koyalım mı?
- Yemicem
- Salata yapalım mı? (domates ve salatalığa bayılıyorsun)
- Yemicem
- Ne istiyorsun peki_
- Muzzz (muzu yersin devamlı. sonra da kabız olursun inatçı keçi )

Seni öpmek istediğim zaman izin vermediğinde öpersem gidip yine babaannene şikayet ediyorsun '' annem öptü'' diye. Napayım kızım öpmeden duramıyorum zaten gün boyu seni özlüyorum ama bazen babaannen öpünce babaanneni de dedene şikayet ediyorsun

Evde durmaktan çok sıkılıyorsun babaannen de herşeye yetişemediği için sen genelde ' Niloya, Pepee, Canım Kardeşim '' izliyorsun. Benim kore dizilerine bağımlı olduğum gibi sen de çizgifilmlere bağımlı oldun kızım ya. Eve gelince tv yi kapatıp seninle ilgilenmeye oynamaya başlıyorum ama sen suratıma bile bakmıyorsun kaçıyorsun :( seni evde bıraktığım için naz mı yapıyorsun bana :(

Bazen bana yapışık oluyorsun  şımarmaya başlıyorsun. bu halini çokkk seviyorum bebeğimm :)
ama bazen de sebepsiz yere bana trip atıp bana gelmiyorsun :(

Ama...
Seni duyamadığımdan her sorularına cevap veremeyişim, Seninle doya doya muhabbet edemeyişim, Annecim seni çokkkkk (burda kollarını açıyorsun) seviyommm diyorsun ya onu duyamayışım beni yiyip yiyip bitiriyor :( (iş yerinde olmasam ağlayacağım off )

Kuzum benim prensesim.. Umarım hayatın boyunca böyle neşeli, sevecen, paylaşmayı seven olursun. Senin En sevdiğim yönün apartmandaki diğer arkadaşlarınla paylaşımcı olman ve kıskanç olmaman Umarım bu hayat boyu devam eder.
Seni çokkkkk seviyorum....




11 Temmuz 2014

ınstagram'dayım :)

Günaydın dostlar.. Öncelikle Hayırlı Ramazanlar. Ramazanı yarıladık kaldı geriye 16 gün :) İstanbul'un nemli sıcağında gayet güzel gidiyo benim Ramazanım :)
Neeyse gelelim konumuza.. Efenim bende Instagram furyasına katıldım. Daha önceki telefonum akıllı telefon değildi ve ınstagram yoktu. Elacığım sağolsun telefonumu aşağı kata ata ata anasını ağlattı telefonum da isyan etti ve ruhuna Fatiha :) Kayınpederim sağolsun bana yeni telefon alınca bende katılayım dedim Instagrama. Henüz yeniyim ve pek bişeyim yok. Eğer beni takip etmek isterseniz Buraya alayım sizi :) ya da kerime.gunaydin adıyla aratabilirsiniz :)

25 Haziran 2014

Amigurumi Aşkına Çekilişi

Selam...
El emeklerine hayran kaldığım kendisine daha fazla hayran olduğum Demet Abla çekiliş yapıyor :) o yapar da katılmamak haksızlık olurdu :)
katılıp şansınızı denemek isterseniz buyrun :)
amma şans benden yana olsun çok beğendim :) bencilli ediyim azıcık :)
 

13 Haziran 2014

2'ye 1 kala....

Benim cadılar cadısı kuzum prensesim Ela'm 2 yaşına girmesine 1 ay kalmış.. Zaman ne çabuk geçiyor sanki daha dün yeni doğmuş bebekti. Yaptığı şeyleri hatırlayamasam da bazıları aklımda :)
Çağımızın dudak büzerek poz verme modasına biz de katıldık. Bizim neyimiz eksik diimi :)
(büyükler yapmasın terliği ağızlarına atasım geliyo cücükler çok tatlı oluyolar onlar yapsınlar :)  )

2'ye 1 kala... neler yapmışız? Neler Öğrenmişiz?
Emziği tam bırakmışken pes edip tekrar verdik. Şimdi yine emzik bırakma savaşımız var.
Tuvalet eğitimine yavaştan başladık. Çişimiz beze kakamız tuvalete. Kaka yaparken evin belli bir köşesine saklanıyordu öylece farkettik saklandığını görünce hemen adaptörü takıp oturtuyoruz.
Yemeğini kendi yemeye çalışıyor. Bazen sıkılıp etrafa saçıyor.
Erkek Fatma kılıklı kızımın içinde bir kokoş varmış meğersem. kıyafetlerini kendi seçmeye başladı. Eğer kendi seçtiğini giydirmezsek başlıyor çeşmeleri açmaya.
Kendisine soru sorulmasını ve o soruya cevap vermeye bayılıyor. Resim göstererek '' Bu ne? Bu kim? Bu ne yapıyor? vb gibi''
Çizgifilm olarak Niloya, Pepee ve Canım Kardeşim'e bayılıyor. ( çalıştığımdan dolayı kayınvalidem bakıyor. Kayınvalidem aynı zamanda kendi kayınvalidesine baktığından dolayı Ela'yı çizgifilm açarak oyalıyo)
En sevdiği meyve ''muz, Havuç'' Eğer evde ikisinden biri yoksa yanımıza gelip ''alo muz habuç'' dedesine ya da babasına sipariş veriyor :)
Evde kuşuyla muhabbet ediyor :) ''aşkım nassın? '' falan diyor. (Dedesi almıştı Kasımda falan. Ben Kedi alalım demiştim o da kuş almış)
Birşey yaptığı zaman beni suçluyor. '' Anne yaptı'' gidip ev halkına beni şikayet ediyor.

Son zamanlarda yaptıkları çok şey var aklıma gelenler bunlar. Ama çok feci inatçı olmaya başladı bu aralar. İstediği olmayınca ağlamalar, küsmeler sonra gelip sarılmalar.
Son zamanlarda yanına arkadaş istiyor. Binadaki çocukları eve davet ettiğimiz oldu ama çocuklar Ela ile oynamak yerine Ela'nın oyuncaklarını Ela'ya vermeyip sen başka bişeyle oyna deyince Ela ağlamaya başladı. Kayınvalidem de olaya müdahale edip çocuklara böyle yapmamaları gerektiğini anlattı ama dinlemediler. Kayınvalidem de çocukları gönderdi. '' Madem Ela'yı istemiyorsunuz o zaman ağlatmayın oyuncakları paylaşın'' dedi çocuklar paylaşmak istemedi evlerine gittiler. Çocuklar gidince bizimki daha da ağlamaya başladı ( Az kaldı bebeğim köye gidelim Damla, Melike, Kardelen seni bekliyorlarmış.) ( bu cimcimeler teyzemin torunları oluyor. Annemlere gidip Ela geldi mi diye soruyorlarmış kuzucuklar :) ),
Ela balkonda sebze, çiçek yetiştiriyor :) Dedesiyle birlikte su veriyorlar. Suyu verdikten sonra '' Dede habuç'' serçe parmağı kadar havucu veriyoruz yine istiyo biraz büyüsünler kızım diyoruz tamam diyor :)
( Köyde yaşarken kıymetini bilememişim organik ürünlerimizi.)
Aklıma gelenler bunlar.Doğum gününe 1 ay kaldı. Doğum günü ramazanda olduğundan dolayı öyle süslü püslü afilli doğum günü hazırlığım yok. Zaten İstanbul'da kimse yokki doğum günü yapayım. Bayramda Kayseri'de köyde ailelerle bir pasta keseriz olur biter :)

Ela'dan herkese öpücükler :)
sevgilerle..

11 Haziran 2014

yeni saçlarım

Selam...
Blogum unutuldu artık yazacak birşey olmayınca.
Uzun zaman önce saçlarımı kestirdim. Şimdi onun pişmanlığını yaşıyorum :(
Uzun saçlardan bunalmıştım canım değişiklik istiyordu.
Kestirmeden önceki saçlarım böyleydi
saçlarımda hiç bir işlem yok. kendi doğal hali. yıka kurula birşey yapmadan çık oh ne güzeldi. Amma velakin ben uzun saçla barışık değilim.
Hem yazın zor oluyor devamlı kafam terliyordu hergün saçlarımı yıkamak zorunda kalıyordum. Birde çok dökülüyordu ani kararla 23 Nisan tatilini fırsat bilerek gittim kestirdim.
Yeni hali de şöyle 
Kısa saçları kullanmak çok rahat ama benim saçlarımın hali ilk fotoğrafta gördüğünüz gibi dalgalı. 
Bu model kesime birşey yapmayınca olmadı akşam saçlarımı yıkayınca sabah düzleştiriyorum. haftada 3 kez düzleştirmek zorunda kalıyorum haliyle saçlarım yanıyor :( 

Saçlarımı bu kadar kısa kestirdiğimden çevremin tepkisi ne derdin var dı da kestirdin böyle?
Derdim yoksa saç kestiremezmiyim yani? çok bunalmıştım.
Şimdi de saçlarımı bal köpüğü rengine boyamak istiyorum malum koca izin vermiyor.
Kocaya kalsa ben hiçbişey yapmadan özensiz durayım. 
ama napayım canım değişiklik istiyo püff
belki habersiz boyarım :)
benden bu kadar :)


04 Haziran 2014

Hürriyet Sosyal

Artık okuyucular hem Hürriyet yazarları hem de diğer okuyucularıyla interaktif ilişki kurabilecekleri, tartışma yaratabilecekleri bir platforma sahip olacaklar. Nasıl mı? Hürriyet Sosyal ile. Hurriyet.com.tr, Hürriyet Sosyal projesi ile dünyada bir ilki gerçekleştirerek sosyal tabanlı bir haber sitesine dönüşüyor. Bu yenilik ile birlikte artık her okur, kendine özgü bir hurriyet.com.tr oluşturabilecek, yazarları ve diğer kullanıcıları takibe alabilecek. Projenin en önemli noktası bir haber sitesinin dünyada ilk defa sosyal bir platform olma yolunda ilerliyor olması. Böylelikle okuyucular takip ettiği yazarların sadece köşe yazılarına değil kişisel postlarına da ulaşabilecek.



Sistemin en heyecan verici tarafı, okuyucuların diğer sosyal ağlarda kullandıkları "beğen, paylaş, yorum yap, takip et" gibi özelliklere hurriyet.com.tr gibi bir haber sitesinde de sahip olmaları. Okuyucular takip etme özelliği ile ilgisini çeken içerik ve haber kategorilerini, yazarları ve diğer okuyucuları takibe alabilecek, içeriklere yorum yapabilecek, beğendikleri içerikleri, önemli buldukları ve gündeme getirmek istedikleri haberleri ‘Öne Çıkart’ butonu ile Hurriyet.com.tr ana sayfasına taşıyabilecekler. Paylaş butonu sayesinde kendi oluşturduğu veya takip ettiği yazarların ve diğer okuyucuların içeriklerini hem kendi Hürriyet Sosyal hesabında, hem de diğer sosyal medya hesaplarında paylaşıp takipçilerine kolayca ulaştırabilecekler. Paylaşımlarına hashtag ekleyebilecek, ekledikleri hashtag’ler ile okuyucuların içeriklerine daha kolay ulaşmasını sağlayabileceği gibi kendi gündemlerini yaratıp sitedeki mevcut tartışmalara da dahil olabilecekler. Ayrıca kullanıcılar etiketleme/ bahsetme özelliği sayesinde de paylaşımlarına kendisini takip eden kişilerin kullanıcı adını etiketleyerek o içeriğe dikkat çekebilecek veya o kişiyi bir tartışmaya davet edebilecekler.


Hurriyet.com.tr'ye giriş yaptığınızda, takip ettiğiniz yazar ve diğer okuyucuların paylaşımlarını "Bana Özel" kısmından görüntüleyebilecek, "Bildirimler" kısmından sizi takip etmeye başlayan yazar ve kullanıcıların, öne çıkar butonu ile öne çıkarılan ve paylaşılan içeriklerinizin haberlerine kolayca ulaşabileceksiniz.


Tüm bunların yanı sıra şayet benim gibi blog yazarıysanız içeriklerinizi Hürriyet Sosyal'in özelliklerini kullanarak daha çok kişiye ulaştırabilecek, aynı türden içeriklere daha kolay ulaşabilecek, beğendiğiniz içeriklere sizi takip eden kişilerin de ulaşması için onları paylaşabileceksiniz. Bu sayede aslında sitede var olan ancak ana sayfada gösterilmediği için okunmayan ve ilgilisine ulaşamayan kaliteli içerikler de okuyucularıyla buluşabilecek. Ben Hürriyet Sosyal sayesinde bir yazımı keyifle okuduğum bir yazar olan Yonca Tokbaş'la paylaştım, bir yazara doğrudan ulaşmanın, yazımın o yazar tarafından okunması ve paylaşılması heyecanını tattım bile.


Hürriyet Sosyal dünyasını keşfetmek, yazarlara, okuyuculara, birçok kategoriden habere ve binlerce içeriğe kolayca ulaşabilmek ve onları sizi takip eden kişilerle kolayca paylaşabilmek için yapmanız gereken tek şey Hürriyet Sosyal’de üyelik oluşturmak. Hürriyet Sosyal bu deneyimi yaşaması için kullanıcılarını bekliyor.


İçerik: www.supercellma.com

Bir boomads advertorial içeriğidir.

26 Mayıs 2014

izlediğim kore dizileri part 2 :)

selam....
daha önce demiştim Kore dizilerine bağımlı oldum diye :) haftada 1 tane dizi bitiriyorum son zamanlarda izlediğim diziler şöyle ki :)

Lie To Me
bu diziyi Yoon Eun Hye için izlediğimi itiraf ederim. Ama iyi ki izlemişim çerez tadındaydı.
oyuncuların isimleri aklımda değil :) ama özet geçeyim
Kültür ve turizm bakanlığına bağlı memur esas kızımız varlıklı aileden gelen seçkin otelin sahini esas oğlumuz ile evli olduğu yalanı söyleyince işler iyice yalan ağına döner :)
Ama kızımız yalan söylemekle haksız sayılmazdı :) ilk aşkını çalan arkadaşıyla karşılaştılar evli olup olmadığını sorduğunda pis cadı da herkes evlenebilirmi ki dedi esas kızımızda telefonla konuşma numarası yaparak ben evlendim dedi işler böylece başlar :)

Missing You
bu diziye tek kelimeyle BAYILDIM... Romantik-Melodrama türünde bir diziydi. ama Yoon Eun Hye birdaha acıklı dizi oynamasın yaa :(
Diziyi özet geçecek olursam şöyle ki;
Lee Soo Yeon (ismi çok beğendim devamlı sayıkladım aklıma kazındı :) ) babası katillikle suçlanır ve o yüzden hiç arkadaşı yoktur. bir zaman sonra Hang Jung Woo ile karşılaşırlar ve arkadaş olurlar. Randevu esnasında Jung Woo'yu kaçırılırken görür ve o da arkasından gider.15 yaşında tecavüze uğrar ve Kang Heyeong Joong ile fransaya kaçar. Aslında kaçmak demeyelim. Zorla götürüldü diyelim. 14 yıl sonra Koreye dönerler ve Lee Soo Yeon ilk aşkı Hang Jung Woo ile karşılaşır. Hang Jung Woo dedektif olmuştur. Lee Soo Yeon ismini Zoey olarak değiştirmiştir. Heyeong Joong ise harry olarak değiştirmiştir.
Dizinin 13 bölümüne kadar acıklıydı 14 bölümden sonra güzeldi ben çok beğendim. (anlatamadım bir türlü)

My Princess
bu dizi de Romantik komedi türünde bir diziydi çok güzeldi :) Esas kızımız prenses olma hayali kuruyor ve part time iş olarak prenses rolü yapıyordu ve birgün kendini prenses olarak buluyor :)
bu diziyi anlatamıyorum ama izleyin :) çok beğenmiş olmalıyım ki pozları taklit ettim bakınız aşağıdaki resim :)
olmuş mu benzetebilmişmiyim :) yanımdaki yavrinin neyi taklit ettiğimden haberi yok şebeklik yapıyorum zannediyor :)
benden bu kadarrr..
mutlu haftalar dilerim :)

12 Mayıs 2014

Merve'nin uykucu bebişi

Merhabalar... Geçmiş anneler gününüz kutlu olsun :)
Amigurumi örmeye ara vermiştim çok zaman önce. Kore dizilerine sarmıştım tek suçlusu kore dizileri :)
Merve için uykucu bebiş örmeye karar verdim. Ama aklım fikrim korelilerde olduğundan 1 ay sürdü bu minnak şeyi örmesi :)
Merve kim derseniz; benim üniversiteden ev arkadaşım oluyor kendisi. Üzüntülerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız tek değerli dostumdur. İstanbulda olsakta pek görüşemiyoruz onunla.
resim kalitesi için kusura bakmayın telefonumla çekmiştim :)
Korelilere dalmadan önce Limon Ağacı kitabımı bitirmek ve pazar gününe kadar Mervem için anahtarlık örmeyi planlıyorum :)
bir aksilik olmazsa Merve ile buluşma planım var da :) 
musmutlu haftalar dilerimmmm :)

09 Mayıs 2014

İzlediğim Kore Dizileri

Selammmm :) Son zamanlarda gecem gündüzüm Kore dizileri oldu. Daha Önce Hint Filmlerine bayılırdım. Nihan'ın whatsapp'ta bahsettiği ve izlememi tavsiye ettiği Düşlerimin Prensi adlı diziyle başlıyor benim hikayem :)
Düşlerimin Prensi'ni izledikten sonra çok üzüldüm neredeyse ağlayacaktım niye bitti diye.
 Tekrar ne izleyeyim diye düşündüm. İş yerimde genelde ben boşum. (bu uzun hikaye aslında daha önce bahsetmiştim.) Facebookumda '' bana kore dizisi önerirmisiniz'' diye paylaşım yaptım. Çoğunluk olarak Boys Over Flowers galip geldi ve onu izlemeye başladım.
Ne tesadüftür ki Nihan ve Ayşe ile bu diziyi izlemeye başlamadan önce Lee Min Ho hakkında çekiştiriyorduk. Ertesi gün izlemeye başladım aaa Lee Min Ho eşimi bile kıskandırdım o derece sempatik yakışıklı velet :)
Boys Over Flowers bitince gene başladım zırlamaya Ayşe ve Nihan iyi biliyor zırlamalarımı :) Lee Min Ho'dan devam ettim Korelilere :)
Üçüncü olarak Personal Taste. Bunu izlerken karnıma sancılar girdi yeminle çok komik gerçekten.
Dördüncü olarak City Hunter. Hımm bu biraz iç karartıcıydı.

 Beşimci de The Heirs. Bunu izlerken bazen boğasım gelmişti kimi oyuncuları.


Altıncı olarak Faith. Ay çok duygusaldı ağlayacaktım. Bazen boğasım gelse de...

 Lee Min Ho devri kapandı :) 
Yedinci olarak Playful Kiss
yalnız bu dizide Oh Ha Ni 'nin ağız hareketleri için terliği atasım geldi. Baek Young Jo'yu da pataklayasım geldi taş kalpli aşağılık :) 

Sekisinci olarak Coffee Prince.
hem üzüldüğüm hem güldüğüm Romantik Komedi tarzında bir diziydi..

veee en son Secret Garden..
bu da çok güzeldi tadında bitti. Yalnız Kim Joo Won'un anasını boğasım geldi ayol..

çok kısa bir sürede izledim hepsini. Ara verdim izlemeye. Çok bağımlı oldum bir nevi eroin gibi bişey. İzlemeyince kendimi deprasyonda hissettim ayol.
Ela'ya bile vakit ayırmadım fazla. Ama artık abartmadan dozunda izlerim. Gece 4 lere kadar izledim haftasonu. Düzenim sarstı yeminle.
Nihan'ın ''benim yüzümden kocası kızı boşucak'' diye serzenişleri vardı görülnmeye değer :)

Bloga uzun süre ara verdim unutuldum blog aleminde :)
napayım anlatacak bişey bulamıyorum Abimden makine bekliyorum :)
mutlu haftasonları dilerim..
sevgilerimle..


taglanmışım (mim oluyo buda sanırım)

Selam dostlar... blogumu unuttum diyebilirim yazacak bişey yok çünkü. Yaptığım örgüm yok. son zamanlarda kore dizilerine sarmış durumdayım..
Neyse efendim sevgili Harikalar Dünyası blogu sahibi Mehlika hanımcığım beni tağlamış. Bana da seve seve cevaplamak düşüyor.


1- Telefonun nerede?
Klavyemin yanında :)

2- Pantnerin?
Eşim sanırım :)

3-Saçların?,
Ahh uzatmaya başladığım saçlarımı acımasızca kestirdim.
yarı fındık kabuğu boya yarı kendi saçım.

4-Annen?
Sevgi limanım..

5-Baban?
İlk aşkım..

6-En sevdiğin eşya?
hiç bişeyim. yok yani sevebileceğim bişey.

7-En son gördüğün rüya?
Rüya gördüğümü sanıp gece uyurken eşimi dövmem :) harbi dövmüşüm :)

8-Hayalindeki araba?
Hayalimde araba yok...

9-İçinde bulunduğun oda?
8 tane masa ve atrafı ceviz kabuğu rengi dolaplarla çevrilmiş bunaltıcı!

10-Korkun?
Kızımında babası ve benim gibi olma ihtimali.

11- On sene içinde ne olmak istiyorsun?
Emekli olup istanbuldan uzaklaşmak Ordu'da müstakil bir evde yaşamak.. (33 yaşımda olucam zati :) )

12- Sen ne değilsin?
hımm bilemem.

13-En son yaptığın şey?
12:30 da yemek yedim :)

14-Üzerinde ne var?
Ekoseli gömlek, lacivert pantolon, çiçekli convers ( nasıl devler memuruysam : )

15-Senin hayatın?
Monoton

16-Moralin?
şu an keyifliyim

17-Şu an ne düşünüyorsun?
Abim bana dikiş makinesini ne zaman alacak :)

18-Senin bilgisayarın?
iş yerimde LG evde Samsung

19-Bira?
Alkol almıyorum

20-Aşk
Allah aşkı...

cevaplarken çok keyif aldım.. bende
Nihan'ı
Ayşe'yi
Selen'i tanglıyorum :)
sevgilerle :)



01 Nisan 2014

yüreği güzel dostlarımdan gelen hediyem...

Günaydın canlar...
Bugün benim doğum günüm.. Bu yıl çok mutlu oldum ben. Neden mi???
Ayşeciğim ve Nihancığımın süprizi beni bayıltıp ayıltamadı çünkü :)


Cumartesi günü temizlik yapıyordum aşağı katta biraz Ela'ya bakayım diye yukarı çıktım ki aynı anda 2 kargo gelmiş. Ayşe'den geleceğini biliyordum da biri nerden çıktı? Gönderen kısmına bakmak aklıma gelmedi ikiside Ayşeden gelmiştir diye düşündüm paketi açtım kuzuyu görünce eneee Nihan göndermiş dedim çifte mutluluk yaşadım :)

Tek tek resimleyemedim çünkü Ela hanım el koydu oyuncaklara. Toplu halde bile zor çektim ayol. Ağzım kulaklarımda bakıp bakıp sırıtıyorum daha ne isteyim :)

Utanmasam Baykuşlu bereyi ben takıcımm çok şeker ya.
Uykucunun şapkasını Ela hanım çıkarıp kendi kafasına giydirmeye çalışıyor :)
Kuzu elinden hiç düşmüyor :)


İyi ki varsınız canlarım iyi ki sizi tanımışım...
Birde burdan teşekkür edeyim :) çokkkk teşekkür ederimmmmmm :)
öpüyorum.

30 Mart 2014

mim :)

Merhaba.....
Uzun süredir bloga giremiyorum sorunu ise iş yerimdeki pc min elimden alınmasıydı. Yeni personel gelmişti ve herzamanki gibi benim yerimi verdiler neyseee... :)
Canım ciğerim çatlak kızlar grubumuzun Nihan'ı beni mimlemiş :) 
bana da cevaplamak düşüyooooo

1) Neden bloğunun adı......?

Minik Cadı....
Aslında ben blogumun adını Tatlı Cadı yapacaktım ki o benim lakabım ama blog dünyasında tatlı cadı varmış düşündüm taşındım ben blogumu kızım Ela adına açmıştım. Anası gibi cadı kızıma yakışır bişey oldu sanırım Minik Cadı :) 


 
2) En vazgeçemediğim kitabım?


Hımmm kitap kurduyum ya ben ilk zamanlar Ahmed Günbay Yıldız kitalarını severdim nerdeyse hepsini okudum. Sonra Canan Tan onun tüm kitaplarını da okudum. Dobbie Macomber'i de sevdim enn favorim ise Zülfü Livaneli'nin SERENAD 'ı :)Kardeşimin Hikayesi adlı kitabını almak istiyorum en kısa zamanda.

  3) Kendimle ilgili 3 doğru 1 yalan şey?

_ Yalan.. bilmiyorum aklıma bişey gelmiyor.

_ Örgü örmek kitap okumak beni çok güzel deşarj ediyor. boş boş oturamıyorum.
_ Gezmeyi çok severim :D 
_Çok alıncagım.. Çabuk kırılırım.

 4) En çok istediğin şey?

 Kızımın şarkı söylemelerini, annecim diyerek seslenmesini duyabilmek istiyorum.... Kimseleri duymayım ama sadece kızımı duyayım ona da razıyım..

işte böyle.. ben kimi mimleyeyim bilemedim.. cevaplamak isteyen kim varsa buyursun cevaplasın anacım :) 

06 Mart 2014

Minik Cadımdan Seçmeceler...

Ela Hanım büyüyor, büyürken çok fena oluyor tutablene aşk olsun.

(yazarken harf eksikliği olabiliyor farketmiyorum Ela tuşları söktü çünkü)

 19 aylık ( 20 aylık olmasına 7 gün kaldı) oldu. Son zamanlarda sevgi yumağına döndü küçük hanım.
Gelelim yazmadığım zamanların özetini yapmaya..


Erkek Fatma olan kızım yavaş yavaş Hanım hanımcık Ela olmaya başlıyor. Kokoş olcak sanıırm. Kıyafetlerini kendi seçmeye başladı bu bu bu diyor devamlı.

Babacı olmaya başladı. Babası evde yokken babasının eşyasını falan görünce ''Babacım gelll'' diyo (kıskanıyorum çaktırmayın :) )

Dedeyle yapışık ikiz sanki. Dedesi zile bastı diyelim. Ben kapıyı duymuyorum ama Elanın tavrıyla anlıyorum. Kapıyı açmaya çalışarak Dede Dede diye sayıklıyo kapı açılır açılmaz merdiven başında nöbet tutuyor.
(kapıyı açabiliyor biz kilitliyoruz Allah korusun düşerse. Dün Amcası kapının kilidini açmış çıkacağım diye ama çıkmamış bende yatıyordum Ela ortalıkta yok kapı açık bi baktım Ela çıkmış )

İşine gelince sevgi pıtırcığı oluyor hanımefendi annecim babacım gelip öpüyor. Amma velakin paylaşamıyor bizi. Babasıyla beni yan yana görmeye tahammülü yok görünce hemen ortaya atlıyor :)

Konuşması baya baya ilerledi bazı konuşmayarın anlayabiliyorum bazılarını hiç anlamıyorum konuşurken dil oynatıyor tatlı tatlı alıp yiyesim gliyor :)

Acıktığını söylemeye başladı. Eğer acıkmamışsa ve söylememişse verdiğimizi yemiyor. Acıkınca yanıma gelip elimden tutup mutfağa götürüyor istediğini gösterip elini karnına götürüyo acıktım acıktım diyo :)

Tv de reklamlarda gördüü herşeyi istiyor. Babaannesi bakıyor ben işteyken. Ela ile oynuyo tabi ama o da bir yere kadar sonra Tv açıyo doğal olarak Ela da izlemiş oluyo her gördüğünü istiyo napacam bilmiyorum.


                               Kaşık kaşık nutella yer gibi kaşık kaşık tahin pekmez yiyen cadı :)
Maşallah diyeyim nazarım değmesin. Sizde maşallah deyin lütfen nazara inanırım çünkü.

Haaa biz Haziranda ev alıp taşınmıştık Elanın odasıda var bu evde. Dubleks ev alt kat benim üst kat kayınvalidemin ama sadece aşağıda yatıp kalkıyoruz hep beraber yukarıda oturuyoruz. Aiaşı katta odası olduğunu biliyor ev görmeye gelen komşuları ve akrabaları ilk önce kendi odasına götürüyo benim benim diyor :)

Gözlüklere zaafı var. Nerden geliyorsa bu gözlük sevdası. Küçükken benimde vardı ondan mı bilmem. Otik güneş gözlüğü almıştı babası yazın. onu kırdı ve yaptırdık evde gözlük sevdası basında amcasının dedesinin gözlüğüü alıyordu onlarınki numaralı çocuğun gözü bozulmasın demi. Babaannesi de gitmiş bi güneş gözlüğü almış ilk günden kırdı onu da hanımefendi :)

                             Camının teki yok sapının teki yok ama yine de vazgeçmiyor :)

Kendisine iş verilmesi hoşuna gidiyor.  Haftasonu ben evdeyken kahvaltı hazırlarken iş veriyorum ona. Kahvaltılıkları masaya koyuyor mesela. Koyup alkış istiyor alkış yoksa küsüp gidiyor :)

Dedesiyle mısır patlatmayı seviyor. Aklına eserse dedesini tutup mutfağa götürüyor pıt pıt diyo :) beraber atlatıyorlar ve kimseye vermiyor önce kendi yicek sonra verecek :)

Habuç (havuç) çok seviyor birde muz.  Birgün evde ikiside bitmişti. Babaannesine ''anne habuç'' dedi havuç yok evde dedesini aradı telefonda sipariş veriyor '' dede habuç'' Kayserideki dedesine de telefonda '' dede elma'' bu kızla işimiz var sanırım siparişler geliyor sırayla :)

Bizden bu kadar..
Sevgiyle kalın

05 Mart 2014

mimlendim

Uzun zamandır kimse beni mimlemiyordu küstüm bloglara :) sevgili Selen mimlemiş bei çok mutlu oldum :)

1- İlk Kez Makyaj Yapmaya Kaç Yaşında Başladın?

hımmm :) Aslında ben çocukluğumu pek hatırlayamamhastaydım çünkü ama hiç uyutmam 1997 ya da 1998 kışıydı sanırım. En sevdiğim halamın düğünü vardı bizim köyde adettendir gelin kızı davet ederler evlere eğlence düzenlerler bu tam 1 hafta sürer. Babaanemlerin evi küçüktü ve halam o zaman bizde kaldı süslenip püsleniyorlardı bende yeni hastaneden çıktım bi aval aval bakıyorum özendim biraz. Kalemliğimden kırmızı kurşun kalemimi aldım dudağımı boyadım ilk maceram 7 8 yaşlarımda başladı :D Halam beni öyle görünce kırmızı ruj sürdü sonra :)

2- Aldığın İlk Makyaj Malzemesi Neydi?

Kuzenimin düğününde babamın aldığı beyaz oje :D sonrası göz kalemi ve rimel :) eskiden 1 milyoncular vardı ordan aldıydım :)

 3- En Sevdiğin Renk Nedir?

pembe :) valla her alışverişe gittiğimde gözüm pembelere gidiyor eşim sıkılmış pembeden. hep pembe başka renklere baksana der :D ruj pek kullandığım söylenemez :D

 4- Stilini Nasıl Tanımlarsın?

Benim gibi şapşalın ne gibi stili olabilir diye düşündüm :) hafta içi klasik devlet memuru hafta sonu kot kazak.  

 5- En Sık Alışveriş Yaptığın 3 Mağaza?

Lcw, defacto, sevenhıll marka takıntım yok semt pazarı da olur butikte.

 
6- Hayatında Aldığın En Pahalı Giysi Neydi ve Kaça Aldın?


Kotondan aldığım kabanım sanırım :) 200 tl kadardı indirimli fiyatı.

7- Hayatın Boyunca Kullandığın En Başarılı Kozmetik Ürünü Hangisidir? 

 Selencim aynı şey :) evet bende Avon un açılıp kapanabilen göz kalemini seviyorum. 3 rengim var siyah, gri, yeşil.
makyaj yapmayı sevmem ama göz kalemi ve rimel olmadan dışarı çıkamam.

 8- Cilt Tipin Nedir? 

karma. bazen kuru olur bazen yağlı
 
9- Makyaj Alışverişine Aylık Ne Kadar Bütçe Ayırıyorsun?
 
Makyaj alışverişi yaptığım söylenemez. 6 ayda 1 rimel yılda 1 kere göz kalemi anca gider bana :D ruj yok fondöten yok eyeliner kullanamam far 2 yıl önce Mardindeyken Avondan almıştım onu kullanıyorum hala :)

10- En Çok Tercih Ettiğin Kozmetik Mağazası Nedir?
 
yok

11- Severek Takip Ettiğin Yabancı Blog/Vblog Varmı?
 
yok

12- Makyajda Favori Markan Hangisi?
 
Avon
 
13- Bakım Rutinin Nasıldır?

Kendi kendime dedim ki Şapşal Kerime ne bakımı bu :) valla sabah kalkarım yüzümü gözümü yıkarım krem sürmem göz kalemi far rimel sür saçını fırçala tamam hazırsın Kerime :D  eve gelince yüzümü sade suyla yıkarım bişey yapmam.
saça gelince benim saç tipim bi düz oluyo bi dalgalı anlamadım gitti. bazen fön çekilmiş gibi hali var. 6 ayda bi kestiririm kuaför yolu bilmem. ama ayda 1 kez kaş bıyık için utaa sıkıla giderim :) benden bu kadar
amma pasaklıymışşın dediniz demi :D
 
Mim için Selen'e teşekkür ediyorum.
bende cevalamak isteyen herkesi mimliyorum :)