29 Mart 2018

Gözlük

Ben küçükken gözlüklü insanlara çok imrenirdim. Çok havalı gelirlerdi. 11 yaşımdayken, yalandan göremiyorum diye ağlayıp, göz doktoruna gidip; doktorun gözünde bir şey yok diye gönderince, ama ben göremiyorum doktor amca diye ağlayıp, 0.25 numara gözlük vermesine dayanır benim gözlük mazim :)

Ne yapayım ben koç burcuyum, inadım inattır istediğim olana kadar ağlar, zırlardım çocukken :)

Sonra, Memur olunca işim gereği uzun süre bilgisayara baktığım için gözlerim kararıyor, başım ağrıyordu. Yine gittim doktora. Sorun yok ancak önlem amaçlı koruyucu gözlük verelim sana dedi. Olur dedim aldım gözlüğü. Pek taktım mı? Hayır. Çünkü çocukluğumdaki gibi ilgimi çekmiyordu artık optik gözlükler.

Son birkaç aydır uzağı bulanık görüyor, insanların yüzünü seçemiyordum. Mesai arkadaşlarım iki adım ötemden bir şey söylese dudağını okuyamıyordum. Dur sen ben oraya geleyim anlamıyorum diyor, yanına gidiyordum. Evde de durum aynıydı. Sonra eşim benden habersiz göz doktorundan randevu almış. Ben ne gereği vardı ya, uzun süre bilgisayara bakmaktandır diyordum çünkü. Gittim doktora. Nur topu gibi miyop başlangıcındaymışım. Devamlı kullanmalısın, öyle çalışırken olmaz ilerleyebilir dedi. Vallahi az kalsın ağlayacaktım. Çünkü benim gözlerim aynı zamanda benim kulağım..


Havuç'un amca kızı modeli, yuvarlak ve kırmızı çerçeveli gözlüğümle ne kadar mutluyum belli dimi :)
Ela dedi ki; çıkar onu çabuk. Yanaklarını kapatmış, ben nasıl yanaklarını sıkacağım. Çocuk haklı bence de nasıl sıkacak? Evde takmıyorum o yüzden :)

Heee bir deee, 1 Nisan benim doğum günüm. Kendime doğum günü hediyesi olarak, Rayban Round modeli güneş gözlüğü almak istiyordum. Neye niyet neye kısmet. Yattı benim güneş gözlüğü, ona ağlarım :D

14 Mart 2018

Ponçik Hırka

Selam, yine uzun bir aradan sonra geldim. Ne iyi ettim de geldim dimi :)
Ocak'ın son günlerinde yazmışım en son. Zaten sadık değilim bloguma, olsun o kadar.
Annem ve babam gelmişti, gittiler. Annem sonra kalbinden ameliyat oldu ve ben gidemedim. Uzakta olmanın verdiği hüzün, işe yaramamazlık beni fazlasıyla yıprattı. Her ne kadar annem ben iyiyim dese de ben üzülüyorum. Çok şükür ki; annem gerçekten iyi..
Neyse.. Ne diyorduk?
Hani şu meşhur ponçik kollu hırkalar var ya, hah işte ondan ben de ördüm. Ama baya ince iple ördüm ki kaba durmasın. Neyim eksik ayol?

Pazartesi günü işe gelirken giydim. Moda blogiri değilim ki süslenip püslenip geleyim? En paspal halimle geldim,  hırkamın havası yeter ayol :)
Bu hırkanın yapımı çok olaylıydı. Ama ben yılmadım devam ettim. Birincisi, başka bir renk almıştım, rengini çok beğenmiştim. Tarçın rengi gibi bir şeydi.Başladım ip yarım kaldı. Tuhafiyeci kadın devamı gelecek demişti. Bekledim bekledim gelmedi. Başka yerlere de baktım yoktu. Gittim bu rengi aldım sonra. Bitirdim, diktim küçük oldu. Söktüm tekrar yaptım anca bu kadar oldu :) Ama ben çok sevdim. Ne kadar çok istiyorsam artık, sökmelerle, dikmelerle 1 ayda bitirdim. Tarçın rengi yaptığımı söküp Ela'ya göre yapacağım. Büyük yapayım seneye kadar boyu spagetti makarnaya ulaşır. Yaz geliyor ben onu bitirene kadar tişörtlere geçmiş oluyor ya hu :)